İLÇEMİZE HAS GELENEK VE GÖRENEKLER...
Halk Oyunları
Düğünlerde, bayramlarda ve özel günlerde geleneksel halk oyunları oynanmaya devam etmektedir. Göynük oyunları efe oyunu tarzında olup, "Düz hava", "karşılama", "kasap", "Göynük Çiftetellisi" ve "Göynük Zeybeği" diye isimlendirilmiştir. Bu oyunlar günümüzde halen halk tarafından sevilerek oynanmaktadır.
Türküler
Melek Hanım Türküsü = Melek Hanım Boluludur. Göynük'te bulunan akrabalarını sık sık ziyarete gelirdi. Bu ziyaretlerinden birinde bir akşam macerası yaşar. Bulunduğu evin güzel bir meyve bahçesi vardır. Bu bahçede sevdiği erkekle buluşur. Melek Hanım akça, pakça, tombul ve sevimli bir kızdır. Bahçede dantel, oya, elişleri yapar, gergefler işler. İncilerini, mercanlarını dizer oyalanır. Soylu, zengin bir aile kızıdır. Hanım ninesi (ev sahibi) bunların ilişkilerini sezer fakat sevmek günah mı? Diyerek engel olmaz. Melek Hanım bir gün buluşmaları sırasında yakalanır, çekemeyenler tarafından basılır. Aileleri çok üzülür. Engel olmak isterler fakat olan olmuştur.
Ailenin şerefi on paralık olmuş, alınlarına leke sürülmüştür. Ev sahibi de suçluluk duymaktadır. Emanete hıyanet etmiş, iyi güdüp gözetememiştir.
Bu işi temizlemek için nikah kıyılır. Bin beş yüz altına fiyat biçilir. Melek Hanım
olanlardan üzgün, utanç doludur. Bu sırada kocası askere çağırılır. Has bahçede
buluştukları yerlerde üzgün üzgün dolaşır, kavuşacakları günü bekler.
Şarkılar söyler, ağlar, inler.
Kendisini seven hanım ninesi onu teselli eder. Üzüntüsünü paylaşır.
Artık içe dönük bir kişidir. Kimseyle görüşmez. Günleri ağlamakla geçer.
Ümitsiz bir aşkla bekler sevdiğini.
DİĞER GELENEK VE GÖRENEKLER
İftar Yemekleri = Ramazan ayında verilen iftar yemeklerinde komşular,
akrabalar, dul, yetim ve ekonomik durumu iyi olmayanlar davet edilir.
Genellikle kadınlar ve erkekler ayrı ayrı odalarda yer tablalarına (sofra)
ve bakır kaplar içerisinde yemek yerler. İftar yemeğinden önce sofraya kahvaltılık
(peynir-zeytin-reçel vs.) ve hurma konularak oruç açılır.
Daha sonra sırasıyla düğün çorbası, et, bamya yemeği, yaprak sarma,
su böreği, tatlı (hafif tatlılar tercih edilir), pilav ve yanında mevsimine
göre seçilen meyve ile yapılmış hoşaf (komposto), en son olarak tekrar tatlı konulur.
Sofra Adabı = İlçe geleneklerine göre yemek tahtadan
yapılmış tablalarda yenir. Tablanın altına, baskı tekniği ile yapılmış özel
"sofra altı bezi" serilir. Yemekler bakır kaplarda ve aynı kaptan olmak şartıyla yenilirdi.
Aile bireyleri sofraya otururlar ve yemeğe ailenin büyüğü başlar.
Yemekte fazla konuşulmaz, yemek ve ekmek ziyan edilmemeye çalışılır.
Yemek bitiminde yine aile büyüğü sofradan kalkmadan, sofradan kalkılmaz.
Yemekten sonra sofra, evin kadınları tarafından kaldırılır ve
evin büyüklerine kahve yapılır. Hastalık İsimleri = İlçede tedavisi mümkün olmayan
hastalıklara halk arasında "kötü hastalık", grip, soğuk algınlığı gibi hafif rahatsızlıklara da "ortalık hastalığı" denilmektedir
Mahalli İlaçlar = İlçede kullanılan başlıca mahalli ilaçlar ve nerelerde
kullanıldıkları şöyledir;
Nane- yarpız = Mide üşütmelerinde, soğuk algınlıklarında limonla kaynatılarak
içilir.
Papatya = Öksürük için kullanılır
Kekik Suyu = Halk arasında çok yaygındır. Hemen hemen bütün rahatsızlıklar
için kullanılmaktadır.
Kantaron Çiçeği = Mide ağrısı, ülser için kaynatılarak içilir.
Kiraz Çöpü, Şeytan Çamı = İdrar sökücü özelliğe sahiptir.
Kabak Çekirdeği = Bağırsak parazitlerini
sökücü özelliğe sahiptir.
Yoğurt Suyu = Tansiyon düşürücü olarak kullanılır
Küçük Yeşil Ceviz = Yutulduğunda guatr hastalığına iyi gelir.
Ayrıca adale ezilmelerinde, taze kesilmiş bir hayvanın derisi adaleye sarılır. Bazen de tereyağı-bal veya tereyağında pişirilmiş yumurta sarılır.
Hasta Ziyareti = İlçe halkı, birbiriyle iç içe ve tanışık halde olduğu için
ölüm-düğün-hastalık vs. herkes tarafından bilinir ve hasta ziyaretleri yapılır. Hasta
ziyareti fazla uzun tutulmaz. Hastanın rahatsızlığına göre bazı kimseler süt,meyve,
meyve suyu vs. gibi hafif gıda maddeleri de getirirler. Hastanın moralinin yüksek
tutulması için iyi şeylerden konuşulur, geçmiş olsun dilekleri yapıldıktan sonra oradan ayrılır.
Ölümle İlgili Gelenek ve İnanışlar = Ölen olunca sela verilir.
Belediye hoparlöründen ilan edilir. Hemen hemen herkes başsağlığına gider.
Mahalledeki kadınlar toplu halde giderler. Yıkandıktan sonra başında dua okunur.
Kefenlenir, tabuta konur, üzerine halı örtülür. Özellikle orada toplanan kadınlara
helalleşme yapılır. Camiye götürülür. Cenaze işleminden sonra defin işlemi yapılır.
Cenaze evine (eza evi) ilk gün yakın komşular, sonra yakın hısım ve akrabalar bir
süresince her akşam Kıır'an okunur. Yedinci gün çörek yapılır ve dağıtılır.
Helva dağıtıldığı da olur. Ölünün kırkında yada elli ikisinde Mevlid-İ Şerif okutulur.
Sevabını isteyen herkes buna katılır. Ölen kişinin ailesine taziyeleri bildirmek için eza
ziyaretleri günlerce sürer. Tanıdık tanımadık herkes "baş sağlığı" diler .
Bayram Günleri =
Bayram sabahı yine erken kalkılır. Erkekler ve erkek çocukları camiye bayram
namazı kılmaya giderken, kızlar da çeşmeye nasip suyu doldurmaya giderler. Çeşmelerden zemzem suyu" aktığına inanılır. Böylece erken davranılır işlere.
Sofralar kurulur. Büyükler et, pilav, çorba pişirir. Dolma, yufka ve börekler önceden yapılmıştır.
Erkekler, bayram namazından çıkınca camii önünde sıraya girerek
bayramlaşılır. Büyükler yan yana dizilir ve küçükler sırayla ellerini öperler.
Daha sonra herkes evine dağılır ve beraberinde misafir de götürürler.
Köyden gelen veya kimsesiz erkeklerden, hısım akrabadan olur götürülen misafirler.
Kimsesi olmayan dul komşu kadınları da çağırırlar. Yalnız kalıp gücenmelerine
engel olunmak istenir. Bu vesile ile komşuluk ve akrabalık ilişkileri de pekişmiş olur.
Yemekten sonra kahveler içilir. Eller öpülür. Yeni, temiz giysiler giyilir.
Büyükler evde kalır, küçükler akrabaları ziyarete giderler. Kolonya, şeker,
kahve, çay, bayram tatlısı (baklava, oklava vs.), meyve ikram edilir.
Çocuklara para ve mendil verilir. Ramazan ve Kandil bayramlarında birkaç gün
önceden hayır için çörek dağıtılır. Eğer yalnız çörek dağıtılacaksa
bayram öncesi verilir. Kurban Bayramı daha telaşlı olur.
Yemekten sonra kurban kesilir. Duasını bilen kendisi keser.
Bilmeyenler hocaya kestirir. Paylar ayrılır ve dağıtılır. Kıyma-kavurma yapılır.
Baş eti ve paça yapılarak jöle şeklinde soğuk olarak yenir. Bayramın ilk günü
herkesin kurban telaşı olduğu için bayram ziyaretleri daha sonraki günlerde yapılır.
Kurban Bayramı'nda misafirlere kavurma da ikram edilir.
Askere Uğurlama = Asker uğurlamaları davul-zurna eşliğinde yapılırdı.
Ancak günümüzde askere uğurlarken mevlid-i şerif okutulmakta,
hayır duaları edilmektedir. Asker, konu komşu, hısım akrabaya ziyarete gider,
el öper, vedalaşır. Yine yakın çevreler asker evine ziyarete gelir, hediyeler getirir.
Erkekler, asker olacak kişiye para verirler
Yağmur Duası (Hayır-Hacet Bayramı) = İlçenin köylerinde her yıl
Mayıs-Haziran aylarında hacet bayramı veya yağmur duası adı altında hayır
cemiyetleri yapılır. Köy halkının tümünün katılımıyla gerçekleştirilen bu cemiyetlere
civar köyler ve ilçeden de davetliler gelir. Sosyal yardımlaşma,
dayanışma ve kaynaşmanın güzel bir örneğidir. Dualar okunur, pilavlar yenir.
Esnaf Duası = Dini bayramların arife sabahları mezarlıklara topluca gidilir.
Ziyaret ve dualardan sonra dönüşte çarşı esnafı ve halk topluca esnaf
duası yapar, dua çarşı içinde dükkanların olduğu yerde yapılır. Aynı zamanda bu
dua her Cuma günü Cuma namazından önce de yapılır. İlçede bereketin
devamlılığı ve şükür maksadı ile bu dua yapılır.
Çeşitli İnanışlar = Eskiden kalma çeşitli batıl inanışlar halen devam
etmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır;
* Gece evin içinde kelebek uçtuğu görülürse, ev sahiplerinden ölen bir kişiye
yorumlanır.
* Gün dönümünde (yani gece-gündüzün uzayıp kısalma dönemlerinde) tarla-
bahçeye girilmez, ekim-dikim-hasat yapılmaz. Eski ayın ilk çarşambası geçmeden ekim-dikim-hasat yapılmaz.
*Hıdrellez (6 Mayıs)' e inanılır ve çeşitli dileklerde
bulunularak, evin bahçesine
istedikleri şeyin resmi çizilir, bereket olsun diye gülün
dibine bozuk para gömülür.
*Cenaze olduğu zaman ölen kişi için evden fakir birine
öldüğü gece "çıra, un ve
yağ" verilir.
*Halk arasında Mart ayı geçmeden kışın bitmesi
beklenmez. Bunun için "mart
kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" denir.
*Muskaya inanılır ve kötülük maksatlı yapılması herkesi
korkutur.
*Nazar değmesine inanılır ve dualar okunur. Nazarı, mavi boncuğun, karayandak
otu kökünün vs. engellediğine inanılır.
*Eşikte oturan kişinin iftiraya uğrayacağına inanılır.